"Hangi çiçek, diğerini ‘sarı açtı’ diye ayıplar,
Hangi kuş, ‘farklı ötünce’ diğerine yasak koyar?”
Korku, insanın bütün yaşamını kaplayan, özgür davranışlarını sınırlayan, iradeyi ortadan kaldıran, hastalıklı bir ruh halidir.
Her duygu gibi korku da beyinden kaynaklanır. Bazı korkular, kendine güvenmemekten ortaya çıkar, mantıklı düşünmeyi ve dengeli davranmayı da engeller.
Korku dağları bekler, demişler.
Kişisel ve toplumsal korkuların sarmalına düşmüşüz, kımıldayamıyoruz çoğumuz:
Bilim cehaletten, namus sefaletten korkuyor.
Varlık talandan, doğru yalandan korkuyor.
Kumrular eşlerini, canavarlar leşlerini, avantacılar beleşlerini kaybetmekten korkuyor.
Tutucu laikten, seküler muhafazakardan korkuyor.
Siyasiler iktidarlarını, muktedirler makamlarını, patronlar tatlı karlarını;
Çalışanlar ise işlerini, aşlarını kaybetmekten korkuyor…
Bir Hint masalı vardır:
Kedi korkusundan, devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır.
Büyücünün biri; fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür.
Fare, kedi olmaktan mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar.
Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür.
Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlar.
Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok.
Onu eski haline döndürür.
“Sen cesaretsiz ve korkak birisin.
Sende sadece bir farenin yüreği var.
O yüzden ben sana yardım edemem” der…
Pandemi başladığında “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” denmişti. Peki,ne değişti? Daha mı yardımsever, azla yetinmeyi bilen, kimseyi ötekileştirmeyen, dürüst kişiler mi olduk.
O yüzden mi marketlerde mamalara kilit takılıyor!
Koca koca adamlar her gün gözümüzün içine baka baka bize tumturaklı yalanlar söylüyorlar.
Daha mı çok sevdik birbirimizi. daha mı az öldürdük sevdiklerimizi.
Daha mı az korkar olduk insan olmaktan!
'İnsanların çoğunun kaybetmekten korktuğu için sevmekten; sorumluluk getireceği için düşünmekten ve konuşmaktan korktuğunu’ söyler Shakespeare.
Korkunun ecele faydası var mı?
Ama dünyada doğru bildiğinden şaşmayan, görevlerini yapmaktan korkmayan; aydınlar, düşünürler, sanatçılar, namuslu insanlar da var.
Ve Onlar çok iyi biliyorlar ki,
”Tavşan, korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar…”